23 Şubat 2015 Pazartesi

Osmanlı'dan Türkiyeye



        Osmanlı İmparatorluğunu asıl durduran olay "Viyana Kuşatmalarıdır"Osmanlı İmparatorluğu Viyana'yı almak için sarfettiği çaba karşısında sonuca ulaşamaması bazı şeylerin değişmeye başladığının göstergesiydi.Daha sonra Osmanlı İmparatorluğu 1699 yılında kendi lügatında bulunmayan bir durumla karşı karşıya kaldı ; Toprak kaybetmek.400 yıllık tarihinde antlaşmalarla 1 karış toprak kaybetmeyen Osmanlı İmparatorluğu batıda büyük çapta toprak kaybetti.Karlofça antlaşmasının Osmanlı İmparatorluğu üzerinde bıraktığı asıl zarar toprak kaybından ziyade Batı ülkeleri arasında "Osmanlı'da Yenilebiliyormuş" algısı oluşturmasıydı.Kutsal ittifak devletlerinin Osmanlı İmparatorluğuna dayattığı karlofça antlaşmasının Osmanlı İmparatorluğuna verdiği asıl zarar bu algıdır.Bir devlet düşününki 400 yıldır kimseye boyun eğmeyen,3 kıtaya hükmeden ve askerlerinin tarih kitaplarında herkesce bilinen savaşçı kimliğine ek olarak şehid olma arzusu taşıdıklarını düşünün.Avrupayı tir tir titreten Osmanlı İmparatorluğu önce Viyana kuşatmalarındaki başarısızlık ve daha sonrasında gelen Karlofça antlaşmasıyla gerileme dönemine girmiş oldu.



         Bu olaylardan sonra yeniçerilere azalan güven ve ıslahat fermanlarında bir türlü tutturalamayan dikiş yüzünden Osmanlı İmparatorluğu 1792 Yaş antlaşmasına kadar gerilemeye devam etmiştir ve büyük topraklar kaybetmiştir.Ancak bu tarihlerde patlak vermeye başlayan ve 1799'dan sonra dünyayı hızla saran Fransız ihtilalinin getirdiği milliyetçilik düşüncesi şüphesiz ki en çok Osmanlıyı yaralamıştır.Her ne kadar önemli topraklar kaybetsede halen daha dünya'nın en çok etnik kökenini bulunduran İmparatorluğu olması hasebiyle...Sırasıyla yunanistan,sırbistan,karadağ,romanya,bulgaristan ve son olarakta arnavutluğun'da Osmanlı İmparatorluğundan ayrılmasıyla Osmanlının balkanlarda toprağı kalmamıştır.Daha sonra 1.Dünya savaşına kadar Kuzey afrikadaki topraklarını olan Cezayir,Tunus,Mısır,Libyayı'da kaybederek büyük çapta toprak kaybetmiştir.















Osmanlı 1.Dünya savaşına girerken hedeflediği politika balkanlardaki topraklarını geri almaktı.Savaşa girmeyi düşünmeyen ancak 1.Balkan savaşıyla kaybettiği toprakları geri almayıda kendine amaç edinmiş Osmanlı İmparatorluğu önce şansını İngilterenin yanında İtilaf devletlerine katılmaya çalıştı daha sonra sonuç alamayınca aşırı Alman hayranı olan Enver paşa'nın dalaveresiyle istemeye istemeye de olsa İttifak devletleri tarafında yerini almıştır.




1.Balkan savaşı ve Trablusgarbın kaybedilişi gösteriyorki Osmanlı bir savaşa hazır değil ancak Enver paşanın gizli emriyle Yavuz ve Midilli adını taktığı 2 Alman gemisi Rusya limanlarını bombalıyordu.Osmanlı bir anda kendini savaşın içinde buldu.
Osmanlı 1.Dünya savaşında güney cephelerinde başarılı sonuçlar alamamıştır.Osmanlı musul ve kerkükde dahil olmak üzere Suriyeyi dahi bırakmak zorunda kalmıştır.(Bunun ceremesini hala çekiyoruz)Bu olay daha sonrasında Mekke ve Medine taraflarındaki bir takım kabilelerin Osmanlıya olan güveninin iyice sarsılmasının ardından 1916 yılında İngilizlerle ortaklaşa hareket etmesinin ardından Osmanlı güney cephesinde sağlam bir direnç gösteremeden mağlup olmuştur.(Bir takım kabilelerin yaptığı bu hainlik günümüzde bütün Arap ırkına tamamına mal edilmeye çalışılıyor.)Peki güneyde bu kadar mağlup olan Osmanlı diğer cephelerde ne yaptı ? Çanakkale savaşını anlatmama gerek yok diye düşünüyorum ecdadımız 7'den 70e cephede kısıtlı imkanlarla düşmanla savaşarak geçit izni vermedi.Kafkasya taraflarında ise başta ermeniler olmalar üzere rusların kışkırtmasıyla ayaklananmalar olmuştur ve Rusya Karadenizde birçok bölgeyi ele geçirmiştir.Daha sonra Çarlık rejiminin yıkılmasıyla iç karışıkları gidermek için Rusya bu bölgelerden çekilmiştir.(Tarih kitaplarında yazılan efsanevi kurtuluş hikayeleri malesef gerçeği yansıtmıyor)Durum bu Osmanlı 1.Dünya Savaşında hiçbir emeline ulaşamadı tek sevinç kaynağı olarak elimizde birtek Çanakkale Zaferi vardı.1920 senesinde Osmanlı'nın Misak-ı Milli sınırlarını yayınlaması üzerine Mondros Ateşkes Antlaşması bahane edilerek 1920'de İngiliz donanması savaşarak geçemediği Çanakkale boğazından geçip Osmanlının başkenti İstanbula gelmesi ve çok geçmedende fiilen resmen işgal etmesi.(Mondros'da geçen maddelerin açık uçlu ve Osmanlı aleyhine oluşu sebebiyle işgal zor olmadı)Bunun üzerine Anadolu'da Atatürk önderliğinde Ankarada 1.TBMM törenle açılmıştır ve kurtuluş savaşında önemli bir rol oynamıştır.Gerçekten 1.TBMM'nin halkı tam olarak yansıttığını düşünüyorum.Fakat böylesine bir meclisin ve Kurtuluş Savaşını kazanmamıza bu kadar katkısı olmuş bir ekibin komple değiştirilip 1 Nisan 1923'de 2.TBMM'nin kurulmasını hiç sindiremedim ve sanırım hiç de sindiremeyeceğim.




           Başarısız 1.Dünya savaşı ardından başarılı bir Kurtuluş Savaşı sergileyen Osmanlı artık yerini Türkiyeye bırakıyordu fakat aklıma yatmayan bir durumu sizinle paylaşayım..1920'de İstanbul Hükumeti ve Osmanlının başkenti İstanbulu avucunda bulunduran ve Serv'den başka antlaşmaları kolay kolay kabul etmeyecek İngiltere nasıl olduda İstanbuldan çekildi? Ne karşılığında ? Tamam Lozan Antlaşmasının bizim tarihimizdeki en kötü antlaşmalardan biri olduğu aşikar,Misak-ı Milliden birçok ödün verilmiş fakat ben eminimki bizim tarih boyunca tanıdığımız İngilizler birtek Lozan Antlaşmasına "eyvallah" demez.Hatta dönemin İngiliz Cumhurbaşkanı Winston Churchill donanmasını geri çektiğinde ülkesinin medyası tarafından topa tutuldu,Nasıl Osmanlıyı kökünden bitirmek gibi bir fırsatınız varken yapmadan geri dönersiniz? diye.İşte burada oturup düşünmemiz gerekiyor biz İtilaf devletlerine ama özelliklede İngilizlere Lozanın dışında neler verdik ?Bu soruyuda ilerde yeni kurduğumuz TÜRKİYE'Yİ anlatırken detaylıca cevaplayacağım şimdilik sağlıcakla..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder